KÜÇÜK
MAHKEME (2)
-II-
Küçük hahkemem bu gün yine vardı
Ögleden sonra beni hücremden
aldılar
-bir genç polis
gelip götürdü-
Alserstrasseden ikinci
kez geçtim
Bir başka
hapishanede yine beni bir hücre bekliyordu.
Hücrelere artık tanıdık oldum
Onlar da galiba beni tanımaya
başladılar
Bir hücreden bir hücreye
Kafamın içindekilerini
taşımaktan yoruldum.
Mahkemem bir hafta önce
ertelenmişti,
Sabrinanın ve diğer
şahitlerin gelmeleri
istenmişti.
Olay aslında küçük
bir olay
Aylarca önce olmuş
bitmisti.
Prater yakınındaki
büyük bir meydanda, bir gün
Sabrina büyük bir hevesle
arabamı sürmek istemişti
Aptalca olur
dediğim o günde
Önce boş ve büyük
bir alan aradık,
En az
iki top sahası büyüklüğünde olmalıydı
O yerde arabamızla
bizden başka kimse olmamalıydı.
Pek kolay olmadı öyle
bir yer bulmak
Riskli bir oyundu ehliyetsiz
araba kullanmak.
Sürdü...sürdü...zevkten
havalara uçuyordu
Ve bana rüyâmsı tatlı
bir mutluluk içinde şöyle
diyordu :
" Nezir, sen
bana çok güveniyorsun,
Güvendiğin kadar da
acaba seviyormusun ?
Benim sana sevgim sonsuz
Nezir, inan
Yıldızlar dünyasının
sınırsızlığı kadar.
Kendimi alıp tartıyorum
tarafsızca
Vücudum, inançlarım,
kalbim
Sen bunların hepsine
birden sahipsin.
Sevinç, güven, şefkât,
arkadaşlık
Ve yuva sıcaklığı ;
Sen bana bir tek bunları
vermekle kalmadın
Bana her istediğimi
Daha ben istemeden vermeği
de bildin.
Senin sevgin, aşkın,
sıcaklığın
Öylesine zarif ve
mütevazi ki,
Ben sana kendi varlığımla
kaba düşüyorum ;
Sen buna hayır !
desen de ben evet !
Bin kere Evet !
diyorum, beni bağışla.
Beni her şeye yeni
baştan alıştır ,
Her ne öğreneceksem
senden öğrenmeliyim
İster cenneti, ister
cehennemi göster razıyım.
Düşünüyorum da, on
dukuz yaşımdayım şimdi
Annem, Babam, arkadaşlarım
Bende hep eksik bir şey
gördüler
Öyle bir şey ki
Kimsenin bir gün beni seveceğine
inanamazdım.
Düşünüyorum, gerçekten
de beni seviyormusun ?
Söyle bana, yüz
kere bin kere
Bunu bilmeye gida gibi
ihtiyacım var benim.
Senin sevgin beni yeniden
diriltecek
Senin sevgin bana umut
verecek .
Her gün söyle,
Gerçeği getir taa
elime değdir
İster sert, ister
yumuşak, ister keskin, ister acı olsun
Kabul !
Sen benden artık bıktığın
gün
-bu benden gıdamı,
yani sevgini esirgediğin zaman olacak-
Bilmek istermisin, ben
o gün ne olacağım ?
Hayır Nezir !
Hayır !
Sen ki benim her istediğimi
Daha ben istemeden bilensin ;
Bu zor günleri bana
gösterme !
Benim idealim, hedefim
belli
Sen bana bir yörünge
çizdin ;
Kaybolmuş küçuk bir
göktaşından daha
küçük olan ben
Şimdi bir büyük gezegenin
etrafında dönmekle bahtiyarım.
Sen bana nasıl sevinildiğini
öğrettin
Sen bana kendime güvenmeyi
öğrettin
Sen bana kendinden o kadar
çok verdin ki,
Bir gün seninle karşı
karşıya gelmek zorunda kalırsam
Bu, bak artık
senin kadar oldum değil,
Belki şöyle bir anlam
taşıyacak :
" Bana kendinden
niçin bu kadar çok verdin
Artık neyin var ?
Bunu anlamam için,
Seninle belki de savaşmam
gerekecek.
Ben Babamın arabasında
yanına otururken çekinirdim,
Her
an tokadı suratıma inecek sanırdım.
Babam bana bir çeşit
düşmandı, biliyormusun ?
Hayır, kendini ne
kadar da zorlasan anlayamazsın
Çünkü sen önce bir kız
değilsin
Ve senin Baban sana düşman
değildi
Senin de bana düşman
olmadığın gibi.
Babam beni hep bir hasta
gibi görürdü
Bir orospo olacağıma
inanırdı.
Biliyormusun, bunu ondan
ne kadar sık duydum
Kendimi daha iğfal
edilmemiş bir dul sanıyordum.
Hep bir orospo olarak hayal
ederdim geleceğimi
O, bana alçaklığı
öğretti,
Yalancılığı,
korkaklığı, art niyetin gizliliklerini öğretti
Ve ondan duyulan iğrençlik
hazzını...
Babam bana şeytanca
şeylerden zevk olmayı öğretti !
Şimdi bile onu rüyâmda
gördüğüm zaman,
Çoğu kez korkuyla
bağırarak uyanıyorum.
Onun yüzünden evimi çok
genç yaşta terk ettim
Bir gün, bir yerde
ansızın karşıma çıkıverirse
Ve o keskin sesiyle bana
bağırırsa
Mutlaka ölürüm !
Bu düşünceler aklıma
geldikçe, korkularım
Bir jilet keskinliğiyle
İki kaşımın
ortasına yaklaşiyor,
Başımı koparacaklarmış
gibi korkuyorum.
Her kesten, her şeyden
korkuyorum
Sana
inancımı sarsma
Beni öldür, döv, sat, tek
yanlız bırakma.
O söylemişti,
ben dinlemiştim
O benim yanımda büyük
bir değerdi
Neden ? Bilmiyorum.
Öksüz olduğu için
mi bana yakındı
Yoksa bana inandığı
ve bana güvendiği için mi ?
Aramızda büyük bir
aşk mi gizliydi yoksa
Bunca zaman sonra bir açiklama
yapmam zor
Onu sevmiştim. Ulu
Tanrım, bana burnumun ucunu göstermedin!
Onun zavallılığı,
itaatkârlığı, güzelliği ve sevgisi
Onun teni, sevişmesi,
onun yeminleri, her şeyi
O, her davranışıyla
yalanclığını gizleyebiliyordu.
Kendısine hem babası,
hem arkadaşı olmamı istiyordu.
Nasilsa, hiç diretmeden
o ne istediyse ben hep o oldum.
Onun kadar da ben öksüzdüm
Bu ülkede bir yabancı
oluşumdan mı, bilmiyorum
Biz, biribirimize yaslanarak
her şeye dayanıyorduk.
Onun cömertçe
kendisinden verdiği
şey
Benim kısaca- muhtaç
olduğum şeydi !
O gün, daha o saat, arabamızı
bir ağacın gölgesine çektik
Ve oracıkta saatlerce
seviştik...
|