Şiirler

önce

sonra
FENERLİ ÇOCUK

             -I-

Küçük bir çocuk elinde bir gece feneri
Sabahın çok erken bir saatinde
                       -daha güneş doğmadan-
Şaşkın yürüyor
Ayağında entariye benzeyen bir pijama var
Otların üzeri ince bir kar tabakasıyla örtülü
Etrafı ormanlık bir yamaçtan aşağıya kayıyor.
Kalın bir sis tabakası ormanda
Beş altı metre ilerisi görünmüyor.
Hava keskin soğuk
Bakınırken, birdenbire çocuk
Kendini, elinde feneri bir büyük caddenin
kenarında büluyor.

Caddenin öbür tarafında bir cadde daha var
Ve ortada yüksek ağaçlıklı bir kaldırım ;
Ağaçların üzerleri yer yer karla kaplı..
Garip, mavimsi,lapa bir kar yağmakta
Tek bir arabanın geçmediği caddeden, birdenbire
Meşaleler, duman çıkaran toplar,rengarenk ışıklar
Ve kardan adamlara benzeyen bir şeyler
                      karşıdan karşıya uçuveriyor

Sessiz, sedasız..
Kalın sis, mavi kar, keskin soğuk ;
Bir şey görmek, anlamak mümkün değil.
Çocuğun gözleri sarı sarı
Kedilerinki gibi koca gözbebekleri var
Gece fenerinin ışığı da sarı
Üç küçük sarı nokta ve ürkek ayak sesleri
Sisten kararmış caddenin öteki ucuna doğru

                      uzaklaşıp gidiyorlar.

      -II-

Ben Annemle bir arabadayım
Arabayı ben kullanıyorum.
Beyaz bir minibüs ;
İki caddenin ortasındaki kaldırımdan gidiyoruz.
Bütün yerler mavimsi bir grilik içinde
Kavakların dipleri kara-kahverengi
Çalılar, ormanlar, her taraf gri-beyaz,
                               masalımsı...

Bazen sarı ışıklarıyla farlar geçiyor caddede
Ve daha uzaklaşmadan kayboluveriyorlar.
Koyu-gri bir karanlık çöküyor, bir zından atmosferi
Ne gece olmuş daha, ne de artık gündüz var
Sadece bir garip sis kaplamış ortalığı
Ve bu renksiz, karanlık sis beni korkutuyor..

-III-

Uzaktaki bir yamacın tepesinde
Bir orman kulübesi gözüme ilişti
Bacasından kapkara dumanlar
k ıvrıla kıvrıla yükseliyor.
Penceresinde turunç rengi ışıklar yanmakta
Çatısı yere kadar uzun
Koyu kırmızı kiremitleriyle bu ev,
bir cadının evine benziyor.
Renkleri ansızın değişmeye başladı
Anneme soruyorum, neden böyle diye
Cevap veremiyor.
Birdenbire...
Gözlerime inanamıyorum !
Tam önümde bir çocuk cesedi !
Sekiz yahut on yaşlarında
Keskin bir fren yaptım !
Aşağı inip baktım.
Bir çocuk yüzükoyun, boylu boyunca uzanmış yatıyor
Başının ucunda duran gece fenerinde ışık sönmüş
Kemikli kolları önlere doğru bükülmüş
Yüzü karlara gömülü
Yer yer buz tutmuş sarımsı uzun saçları ıslak
Bir dizi karnına doğru kırık
Bir ayağı çıplak,entarisi yukarda toplanmış
Körpecik tenine yukardaki ağaçlardan
Buzlar, karlar yığılmış.
Arabamın sis lambalarını yaktım
-Annem ağlıyordu...-
Bir kenarda bir mezar kazmaya başladım.
Birden bir caddeden bir caddeye ışıklar fırladı
Ve arkasından karadamları gibi beyaz adamlar
uçuştular boşlukta
-beyaz önlüklü,burunları havuçtan-
Elimde küreğim donakaldım !
Gördüğüm şey müthişti !
Ölü çocuk, elinde sönmüş feneri onların peşlerine

                      takılmıştı bile...
                               
koşuyordu...

                   

19/6/1982
Viyana polis hapishanesi

1.ci sayfaya dönmek için tıklayın